Bu eserin tamamı, Üstadımızın Şehadet Dergisi'nin Ekim-Kasım 1988 ve Ocak 1989 tarihli sayılarında yayınlanmış yazılarından oluşmaktadır.
Amerika; iblisin tüm rollerini ve görevlerini devrettiği ‘insi şeytanların’, canlı birer tağut olarak bir araya gelmelerinden, devlet olarak kurumlaşmalarından vücut bulmuş ‘kollektif birleşik Büyük Şeytan’ın sembolik bir adıdır. Bu Şeytan’ın; milyonlarca insi iblislerin vücuda getirdiği bir ‘Tuğyan – Zulüm – Küfür ve Şeytanlığın’ her türlü askeri, iktisadi ve teknolojik güçle mücehhez bir ‘devlet mekanizması’ haline geldiği nazar-ı itibara alınırsa, vahşetin sınır tasavvur bile edilemez. Ki, biz buna yine de (kısaca) ‘Büyük Şeytan’ demekle iktifa edeceğiz.
Bu eser, Üstadımız tarafından 31 Mayıs ve 1-2 Haziran 1996 tarihleri arasında İran İslam İnkılabı'nda tertiplenen ``II. Uluslararası İmam Humeyni (ra) ve Aşura Kültürü Kongresi``ne sunulmuştur.
İmam Hüseyin (a.s) bütün zerrâtıyla her an yaşamakta olduğu ve ‘Aşura Kültürü’nün önemli unsurunu teşkil eden ve bizzat aşinası bulunduğu ‘Şehadet’in bedeni ve cismani boyutunu ‘Alem-i Şehadet’e yansıtmış, böylece; Alem-i Gayb’dan İlahi nurların ve tecellilerin, o günden bugüne kadar ‘Hayatı İnsaniyye’yi bahusus ‘Ümmet-i İslamiyye’yi tenvir edip aydınlatmasına sebep olmuştur. Kerbela ve Aşura mesajları, en geniş ve en şümullu yankısını merhum İmam Humeyni (r.a)’nin şahsiyeti maddiye ve maneviyesinde bulmuş, bu ilahi yankı ve etki saikiyle vücud bulan muhteşem ‘Kıyam Dalgaları’ ve şanlı ‘Şehadet Operasyonları’ ve fırtınaları ile asrın Yezidi olan ‘Büyük Şeytan Amerika’nın bölge temsilciliği tarumar olmuş, tarihin eşini görmediği ‘Cihan Şümul İslam İnkılabı’ hükümranlık tahtına oturmuştur.
Bu eser, Üstadımız tarafından 1990 yılı başlarında dört bölüm halinde yazılmıştır. Eserin birinci bölümü Temmuz 1990 tarihli Davet Dergisi'nde de yayınlanmıştır.
Yeryüzünde Allah’ın nizâmının kurulmasını, onun zıddı olan tüm beşeri ve tâğûtî düzenlerin ve ideolojilerin yıkılmasını esas alan ve bütün peygamberlerin ortak davasını oluşturan İslâm İnkılâbı’nın tahakkuku; ancak hicret olayı ile mümkün olmaktadır. Zirâ batıllardan hakka, yanlışlardan doğruya, zulümattan nura, zulümlerden adalete, eğriliklerden istikâmete, kesretten vahdete, şirkten tevhide, küfürden ikrara ve tasdike, dalaletten hidâyete, isyandan itaate, tuğyandan ibadete, şekavetten saadete, vahşetten ünsiyete ve ülfete, sukuttan teâliye, inhitâttan terakkiye, izmihlalden kurtuluşa, fena ve zevalden bekaya, felâketten huzura ve sükûna, inkârdan imana, dar’ül-harbden dar’ül-emana ve İslâm’a, mevtten hayata, maraz ve illetten sıhhat ve selâmete, geçiş, kalb oluş, tahavvül ve intikal ediş, âmeliyesine; yani, İslâm İnkılâbı’nın gerçekleşmesi esnasındaki bu geçiş-oluş- ediş istihâlelerinin tümüne “Hicret” denir.
Bu eser, Üstadımız tarafından 31 Mayıs ile 1-2 Haziran 1997'de Tahran'da akdedilen ``Uluslararası İmam Humeyni (ra) ve Tefekkürün İhyası Kongresi``ne sunulmuştur.
“İslam’ın Evrensel İnkılâbın”da İran İslam İnkılâbı’nın Risaleti ile; Hacc-ı Ka’be mezkûr İlâhî kimliğine kavuşmuş, “Büyük Şeytan”a yandaşlarına ve uşaklarına karşı Kur’anî kıyam..; keza;.. “Büyük Şeytan”dan-yandaşlarından ve uşaklarından beri-uzak olduğunu ilan etme, yani Kur’anî beraat.. çığırı açılmış, okyanus dalgaları gibi tevhidi feryad ve haykırışlar, Hicaz semalarını aşarak, tüm dünyayı kaplayacak duruma gelmiştir. Ki, bu İlâhî ses dalgaları; bir dest-i İbrahim (as) ve nefy (la..) baltası olarak, kalb-ruh-akıl-vicdan ve düşünceler alemindeki putları-tağutları yere sererken, afakî âlemdeki tağutî rejimlerin saltanatını temelinden sarsmakta; mü’min-mazlum ve mustazaf kalbleri-ruhları ve halk kitlelerini de dilşâd etmektedir.
Bu eser, Üstadımızın 1990 yılınan başlarında yayın hayatına başlayan Davet Dergisinde yazmış olduğu yazılardaki sözlerden derlenip iktibas edilmiştir.
O Allah ki koca alemler, güneşler, yıldızlar, seyyareler vesaireler yanında zerre gibi küçük ve basit kalmakta; huzurunda secdeye kapanmakta ve sürekli bir şekilde itaat üzere bulunmaktadır. Yağan yağmurlar, karlar, akan sular, yürüyen bulutlar, esen rüzgarlar, yansıyan ışıklar halleriyle-tavırlarıyla ve itaatleriyle Allahımızı anmakta; Onun yegane İlah olduğunu haykırmaktadır. Ezel ve ebedin, arz ve semavatın, madde ve mananın, dünya ve ahiretin yüce Rabbi, Zahir ve Batın ve Halık-ı külli şey olan Allah-u Teala’nın ilahi kelamının ve ilminin aciz beşeri akıl, idrak ve hafızalarla ihata edilmesi ve sınırlandırılması mümkün değildir.