23 Kasım 1943...

23 Kasım 1943...

Üstad Hilmi KOCAASLAN 23 Kasım 1943’de Malatya’nın Paşaköşkü mahallesinde iki katlı ve çok odalı müstakil bir evde İslami geleneğe bağlı bir ailenin ikinci evladı olarak dünyaya geldi. Babası Malatya merkeze bağlı Karagöz mahallesinden gelerek Adafı mahallesinde imamlık yapmış olan Hasan Hoca olarak tanınmaktadır. 1956 yılında henüz 12-13 yaşlarında, babası Hasan Hoca ile birlikte Diyarbakır’daki Mehmet Kayalar ağabeyin Risale-i Nur sohbetlerine katılarak ilmi ve fikri gelişimine giriş yapmıştır.

Üstad Hilmi KOCAASLAN 23 Kasım 1943’de Malatya’nın Paşaköşkü mahallesinde iki katlı ve çok odalı müstakil bir evde İslami geleneğe bağlı bir ailenin ikinci evladı olarak dünyaya geldi. Babası Malatya merkeze bağlı Karagöz mahallesinden gelerek Adafı mahallesinde imamlık yapmış olan Hasan Hoca olarak tanınmaktadır. 1956 yılında henüz 12-13 yaşlarında, babası Hasan Hoca ile birlikte Diyarbakır’daki Mehmet Kayalar ağabeyin Risale-i Nur sohbetlerine katılarak ilmi ve fikri gelişimine giriş yapmıştır.

Henüz 16 yaşındayken...

Henüz

16 yaşındayken...

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine mektup yazmış, mektubun sonundan “16 yaşındaki bu mahbubunuzu manevi evlatlığınıza kabul eder misiniz?” demiş, bu isteği Bediüzzaman Hazretleri tarafından kabul edilmiş ve mektup Üstad Bediüzzaman tarafından onaylanarak mühür vurulmuş ve yine Üstad tarafından yayınlanması talimatı verilmiştir.

16 yaşındayken Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin ebediyete irtihalinden 3 ay sonra 27 Mayıs darbesi olmuş, Mehmet Kayalar ağabeyle birlikte o dönem tanınmış birçok İslami şahsiyet tutuklanmış, çeşitli işkence ve sürgünlerden sonra 1963’te Mehmet Kayalar ağabeyler serbest bırakılmış ve İslami hizmetler tekrar başlamıştır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine mektup yazmış, mektubun sonundan “16 yaşındaki bu mahbubunuzu manevi evlatlığınıza kabul eder misiniz?” demiş, bu isteği Bediüzzaman Hazretleri tarafından kabul edilmiş ve mektup Üstad Bediüzzaman tarafından onaylanarak mühür vurulmuş ve yine Üstad tarafından yayınlanması talimatı verilmiştir.

16 yaşındayken Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin ebediyete irtihalinden 3 ay sonra 27 Mayıs darbesi olmuş, Mehmet Kayalar ağabeyle birlikte o dönem tanınmış birçok İslami şahsiyet tutuklanmış, çeşitli işkence ve sürgünlerden sonra 1963’te Mehmet Kayalar ağabeyler serbest bırakılmış ve İslami hizmetler tekrar başlamıştır.

70'lerdeki İslami mücadelesi...

70'lerdeki

İslami mücadelesi...

Üstad Hilmi KOCAASLAN, 1963 ile 1965 yılları arasında askerlik yapmış, oldukça çetrefilli geçen askerlik bitiminden sonra 1965 yılında evlenmiştir. Askerlik döneminde başlayan bir mahkemesi sonucu 6 ay Malatya cezaevinde kalmış ardından çıkmıştır.

1970’lerde henüz 27 yaşında iken yazı hayatına başlamış, yazdığı yazılar çok çeşitli platformlarda yayınlanmış ve o dönem ciddi ses getirmiştir. 1973 yılında yani 30 yaşında iken Milli Gazete’nin Fikir Meydanı köşesinde 15 farklı müstear isimle yazılar yazmıştır. 1975 yılına kadar Fikir Meydanında yazdığı yazılara düzenli olarak devam etmiş ancak 1975 yılında yazdığı yazılar dolayısıyla gazete tarafından kendisine para teklif edilmesinden sonra yazılarına son vermiştir.

1975 yılında 33 yaşında iken Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünde çalışmaya başlamış ve kısa bir süre sonra tayinini Malatya’ya almıştır. Bu dönemde Ensar Dağıtım ve Hizmet Tüketim gibi birçok oluşumda aktif rol almışsa da İslami hedeflerine aykırı tutum ve davranışlar gördüğü için bu oluşumlardan ayrılmıştır.

Üstad Hilmi KOCAASLAN, 1963 ile 1965 yılları arasında askerlik yapmış, oldukça çetrefilli geçen askerlik bitiminden sonra 1965 yılında evlenmiştir. Askerlik döneminde başlayan bir mahkemesi sonucu 6 ay Malatya cezaevinde kalmış ardından çıkmıştır.

1970’lerde henüz 27 yaşında iken yazı hayatına başlamış, yazdığı yazılar çok çeşitli platformlarda yayınlanmış ve o dönem ciddi ses getirmiştir. 1973 yılında yani 30 yaşında iken Milli Gazete’nin Fikir Meydanı köşesinde 15 farklı müstear isimle yazılar yazmıştır. 1975 yılına kadar Fikir Meydanında yazdığı yazılara düzenli olarak devam etmiş ancak 1975 yılında yazdığı yazılar dolayısıyla gazete tarafından kendisine para teklif edilmesinden sonra yazılarına son vermiştir.

1975 yılında 33 yaşında iken Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünde çalışmaya başlamış ve kısa bir süre sonra tayinini Malatya’ya almıştır. Bu dönemde Ensar Dağıtım ve Hizmet Tüketim gibi birçok oluşumda aktif rol almışsa da İslami hedeflerine aykırı tutum ve davranışlar gördüğü için bu oluşumlardan ayrılmıştır.

İslam İnkılabıyla birlikte...

İslam İnkılabıyla birlikte...

1979’da ki İslam İnkılabıyla aradıklarına kavuşan bu büyük mücadele insanı, İslam İnkılabının, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin işaret ettiği Mehdi İnkılabı olduğuna yakini olarak kanaat getirmiş ve büyük bir aşkla kalbi bağlılık oluşmuştur.

İslam İnkılabının olası bölgesel etkisini yıkmak için 12 Eylül Askeri Darbesi gerçekleşmiş ve şuurlu Müslümanlarla halkın arasını açmak için fikri çatışma ortamı oluşturulmuştur. Böylece sünnete, hadise ve tasavvuf karşı gayri ilmi fikri savaş açanlarla öz muhammedi islamı tanıtmak için mücadeleye giren mümtaz saygıdeğer Hocamız, değişik ortamlarda ve platformlarda Vahhabi ve tekfirci düşüncenin etkisini sınırlandırmıştır. Daha sonra 1983 yılında birçok arkadaşla birlikte Davet Kitabevi ve çay ocağını açarak mücadelesine yeni bir üs oluşturmuştur.

1987 yılında İstiklal, 1988 yılında Şehadet dergilerinde kaleme aldığı ilmi yazılarla tekrar yayın hayatına adım atmıştır. 1990’da kendisine ait İslami Davet adlı dergiyi çıkartarak fikir ve düşüncelerini daha rahat bir şekilde Müslüman kamuoyuna sunmuştur. 8 sayısı çıkan İslami Davet Dergisi 1990 yılının Ağustos ayında ekonomik nedenlerden dolayı yayın hayatına son vermiştir. Bu dönemde İslam İnkılabında gerçekleştirilen birçok konferansa katılmış, bu konferanslarda sunduğu ilmi ve fikri hakikatler daha sonra kitap haline getirilmiştir.

1979’da ki İslam İnkılabıyla aradıklarına kavuşan bu büyük mücadele insanı, İslam İnkılabının, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin işaret ettiği Mehdi İnkılabı olduğuna yakini olarak kanaat getirmiş ve büyük bir aşkla kalbi bağlılık oluşmuştur.

İslam İnkılabının olası bölgesel etkisini yıkmak için 12 Eylül Askeri Darbesi gerçekleşmiş ve şuurlu Müslümanlarla halkın arasını açmak için fikri çatışma ortamı oluşturulmuştur. Böylece sünnete, hadise ve tasavvuf karşı gayri ilmi fikri savaş açanlarla öz muhammedi islamı tanıtmak için mücadeleye giren mümtaz saygıdeğer Hocamız, değişik ortamlarda ve platformlarda Vahhabi ve tekfirci düşüncenin etkisini sınırlandırmıştır. Daha sonra 1983 yılında birçok arkadaşla birlikte Davet Kitabevi ve çay ocağını açarak mücadelesine yeni bir üs oluşturmuştur.

1987 yılında İstiklal, 1988 yılında Şehadet dergilerinde kaleme aldığı ilmi yazılarla tekrar yayın hayatına adım atmıştır. 1990’da kendisine ait İslami Davet adlı dergiyi çıkartarak fikir ve düşüncelerini daha rahat bir şekilde Müslüman kamuoyuna sunmuştur. 8 sayısı çıkan İslami Davet Dergisi 1990 yılının Ağustos ayında ekonomik nedenlerden dolayı yayın hayatına son vermiştir. Bu dönemde İslam İnkılabında gerçekleştirilen birçok konferansa katılmış, bu konferanslarda sunduğu ilmi ve fikri hakikatler daha sonra kitap haline getirilmiştir.

Hizbullahî mücadelede bir yiğit...

Hizbullahî mücadelede bir yiğit...

1998 yılında bir entrika sonucu onlarca kişiyle birlikte gözaltına alınmış, tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Mahkeme tarafından kendisine yöneltilen bütün iddiaları bizzat kendisi teker teker cevaplamış ve atılı suçların mesnetsiz olduğunu ortaya koymuş ve 4 ay sonra serbest bırakılmıştır. 2004 yılına kadar tutuksuz olarak yargılanmasına devam edilmiş ve 2004 yılında tüm suçlamalardan beraat etmiştir.

Sohbetleriyle Müslüman halkımızı aydınlatmaya devam eden Hocamız, yazdığı şiirler ve yazılan bu şiirlerin bazılarının bestelenmesiyle farklı bir açıdan toplumun bilinçlenmesine katkı sağlamıştır. Uzunca bir süre şuurlandırma hizmetlerine mütevazı ortamlarda devam eden bu büyük mücadeleci insan, yazıları, şiirleri ve sohbetleriyle ömrünün sonuna kadar Öz Muhammedi ve İnkılabi İslam için mücadele vermiştir.

1998 yılında bir entrika sonucu onlarca kişiyle birlikte gözaltına alınmış, tutuklanarak cezaevine konulmuştur. Mahkeme tarafından kendisine yöneltilen bütün iddiaları bizzat kendisi teker teker cevaplamış ve atılı suçların mesnetsiz olduğunu ortaya koymuş ve 4 ay sonra serbest bırakılmıştır. 2004 yılına kadar tutuksuz olarak yargılanmasına devam edilmiş ve 2004 yılında tüm suçlamalardan beraat etmiştir.

Sohbetleriyle Müslüman halkımızı aydınlatmaya devam eden Hocamız, yazdığı şiirler ve yazılan bu şiirlerin bazılarının bestelenmesiyle farklı bir açıdan toplumun bilinçlenmesine katkı sağlamıştır. Uzunca bir süre şuurlandırma hizmetlerine mütevazı ortamlarda devam eden bu büyük mücadeleci insan, yazıları, şiirleri ve sohbetleriyle ömrünün sonuna kadar Öz Muhammedi ve İnkılabi İslam için mücadele vermiştir.

Ve şehadet mertebesi...

Ve şehadet mertebesi...

Hocamız 8 Mayıs 2021’de kızını koronavirüs nedeniyle kaybetmiş, 5 ay sonra da tüm aile üyeleriyle birlikte koronavirüse yakalanmıştır. 13 Ekim 2021’de 25 günlük yoğun bakım sonrasında mümtaz, saygıdeğer, mücadeleci, büyük ilim sahibi Hocamız, 18 Ekim 2021’de ise kıymetli ve muhterem eşleri şehadet mertebesine ulaşmıştır.

Bu sınırlı sayfalarla Hocamızın mücadele dolu hayatı ve çok yönlü şahsiyetinin anlatılması mümkün değildir. Türkiye’deki Hizbullahî Müslümanların nebevi ve istikrarlı hareketleri, Hocamızın kutlu hayatının ve yüce davasının küçücük lem’aları ve huzmeleridir. Allah-u Teala şu aciz hayatımızla O büyük insanın kutsal yoluna ve hareketine küçücük bir ayine olmaya, fikir, düşünce, amel ve hareketlerimizle onun İlahi davasını, hayatını ve hatıratını yaşatmaya muvaffak eylesin.

Yüce Rabbimizden bu yüce insana sonsuz nurlar ve rahmetler yağdırmasını niyaz eder, aramızdan ayrılışının ve yokluğunun acısını duyan tüm Müslümanlara taziyelerimizi yeniden bildiririz.

Vesselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.

Hocamız 8 Mayıs 2021’de kızını koronavirüs nedeniyle kaybetmiş, 5 ay sonra da tüm aile üyeleriyle birlikte koronavirüse yakalanmıştır. 13 Ekim 2021’de 25 günlük yoğun bakım sonrasında mümtaz, saygıdeğer, mücadeleci, büyük ilim sahibi Hocamız, 18 Ekim 2021’de ise kıymetli ve muhterem eşleri şehadet mertebesine ulaşmıştır.

Bu sınırlı sayfalarla Hocamızın mücadele dolu hayatı ve çok yönlü şahsiyetinin anlatılması mümkün değildir. Türkiye’deki Hizbullahî Müslümanların nebevi ve istikrarlı hareketleri, Hocamızın kutlu hayatının ve yüce davasının küçücük lem’aları ve huzmeleridir. Allah-u Teala şu aciz hayatımızla O büyük insanın kutsal yoluna ve hareketine küçücük bir ayine olmaya, fikir, düşünce, amel ve hareketlerimizle onun İlahi davasını, hayatını ve hatıratını yaşatmaya muvaffak eylesin.

Yüce Rabbimizden bu yüce insana sonsuz nurlar ve rahmetler yağdırmasını niyaz eder, aramızdan ayrılışının ve yokluğunun acısını duyan tüm Müslümanlara taziyelerimizi yeniden bildiririz.

Vesselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.